Translate

23 Aralık 2014 Salı

    Öğrenmenin Gizeminden Merhabalar,
    Her zaman için ilk akla gelen soru, "neden" sorusudur, diye düşünürüm. Hep bir şeyin nedenini, niçinini, niye var olduğunu sorgularız. Peki bu blog neden var? Neden oluşturulmuş? İsmi, neden "Öğrenmenin Gizemi"? 
     Gizem: sır. Öğrenmek: 1. Bilgi edinmek.2. Bellemek. 3. Yetenek, beceri kazanmak. 4. Haber almak. Türk Dil Kurumunun tanımı ile "gizem" ve "öğrenmek" kelimelerinin anlamları. Biz, kelimeleri, kelimelerden oluşan cümleleri kendi yorumlamalarımız ile canlandırırız.  Dil, tabii bir varlıktır. Dili oluşturan sesler, heceler, kelimeler vb... dilin her bir birleşeni de bu canlılığın içindedir. Bu nedenle kelimenin gücü,anlamı ifadelerimiz ile yaşamaktadır. Türk Dil Kurumunun yukarıda açıklamalarını verdiğim kelimelerden oluşmaktadır blogum. Bloguma farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak öğrenmenin sırrını, çocuklar için eğitim ortamında eğlenceli,faydalı etkinliklerle çözmeye çalışacağım. 
    "Öğrenme konusunda yorulmayan, açlığımı karşılayan bir okuldayım." Çok güzel söylemiş A. Kutlu. A. Kutlu'nun paylaşmış olduğum sözünü ilk okuduğumda, aklıma bu sözün nedeni, gelmişti. Açlık, neden kaynaklanıyordu? Meraktan... Bana göre, merak hiç doymayan bir mideye benzer. Sürekli açlığını doyurma peşindedir. Tam doydum, derken bir şey daha canı çeker. Kısacası, sürekli kendini doyurmak için arayıştadır. Merak duygusunun açlığı ise bilgidir. Bir şeyi bilme, öğrenme isteğidir. Eğer, doğru kanallardan ve doğru bilgi ise kişiye fayda sağlayacaktır. Değil ise kişiye zarardan başka bir şey vermeyecektir. Çocuklar ise her zaman merak eder, sorar. "Neden, niçin, niye, ne, nasıl, kim?" Bu soruların içerisinde geçen cümleleri, bir gün boyunca sürekli duymaktayız. Bu blogta yaşam boyu öğrenmenin eğitim ortamındaki sırlarını, informal düzeyde sınıf içi etkinlikler ve bilgiler ile paylaşmaya çalışacağım. 

      6-7 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen 5. Temel Eğitim Sempozyumunun içeriği hakkında okulumda müdürüm bir geri bildirim toplantısı yapmıştı. Burada, Prof. Dr. Ziya Selçuk Hocamızın "Eğitim Ekosistemi" terimi ile karşılaştım. Müdürümüz, sempozyumda geçen soruları bize de yöneltti. Eğitim ekosisteminin, içerisine eğitim ile ilgili her şeyi koyabileceğimizi, en önemlisi de her çocuğun okula gelirken bir bavul ile geldiğini ve bu bavulun içerisinde neler olabileceğini düşünmemizi istedi. Çocuk ve bavul... Bavulun içerisini, hocalarımız ile birlikte doldurduk. Hocalarımızdan gelen cevaplar: çocuğun altı yıllık birikimi, okul, genetik yapısı, çevresi, ailesi ve başarı, oldu. "Bavul ve çocuk" denildiğinde benim aklıma ise,  hepimizin bildiği bir söz geldi: "Felsefe, yolda olmaktır." Aslında eğitime bakış açımız, her birimizin eğitim felsefesini oluşturmaktadır. Çocuk ve bavul ise, bavuluyla eğitim ekosistemine giren çocuğun, yolda oluşunu, öğretmenlerin ise bu yolda öğrencilerine sokakları, caddeleri, sapakları göstermede rehberlik yapması, onlara yeni bakış açıları, farklı çözüm yolları bulmada rehber olması gerektiğini hissettirdi. Felsefe, yolda olmaksa, bavuluyla gelen bir öğrenci de bana göre bir eğitim yolundadır. Öğrenciyi doğru yönlendirmek ise öğretmenin elindedir. Benim eğitim felsefem de bu sanırım. :) 
       Çocuk her zaman için öğrenmek isteyecektir. Kendi istediği bilgileri öğrenmek için sorgulayacaktır. Bunu sağlamak ve mutlu çocuklar yaşatmak için öğrenmenin sırrını yaşam boyu çözmeye varım. :) Mutlu çocuklara... :)

2 yorum:

  1. Gizem'cim ilk yorumun benden. :)

    Tebrik ederim çok güzel bir yazı olmuş. Hemen takip ettiğim bloglar arasına ekliyorum sayfanı. Başarılar.

    Serkan

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Serkan Hocam. :) Ben de Zümrelerim'i severek takip ediyorum :)

    YanıtlaSil