Translate

30 Aralık 2015 Çarşamba

DENİZİN ÇOCUKLARINDAN “DENİZİN BÜYÜSÜ”

Merhaba, umarım güzel bir çarşambayı enerjisi ve gülen yüzü bol bir şekilde geride bırakmışsınızdır. Yılın son çarşambası olması dolayısıyla anlamlı ve güzel geçmiştir. Mini mini birlerin çalışkan öğretmeni olarak bloguma eve gelir gelmez hemen yönelmek istedim. Çünkü yapacak o kadar çok iş var, ilmek ilmek işlenen güzel yürekler ve kalpleri sevgi ile dolu kuzucuklarım var ki. En güzeli de işte onlarla her yeni güne başlamak. Her gün yeni şeylere ve farklılıklara yönelmek isteği uyandırıyor sizde.J

Geçen yıl Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’na Yaratıcı Okuma ve Drama İle : Bunun Adı Findel uygulaması ile katılmıştım. Uzun soluklu bir çalışma olup sonucunda yüzümü güldüp kabul edilmiş. İstanbul’da güzel eğitimcilerle paylaşma fırsatı yakalamıştım. ERG’nin başvurularına son 3 gün. Bu nedenle bende tehlike çanları çalmaya başladı bile. Geçen yıl uyguladığım ve öğrencilerden aldığım geri bildirimler ile büyük bir keyif aldığım Mavisel Yener ve Aytül Akal ‘ın kaleme aldığı “Denizin Büyüsü” şiir kitabını işlemiştim. İçinde derya deniz etkinlikler barındıran kitaba adeta bayılmıştım. Somut işlem döneminde olan mini mini birlerin şiiri somutlaştırmaları ve aslında kendilerinin de şiir yazabilecekleri farkındalığına ulaşmalarını sağlayarak şiiri çocuklara sevdirmeyi amaçlamıştım. Şu anda birinci sınıf okutmaktayım ve anlayacağınız benim de mini mini birlerim var. Tüm sesleri verdikten sonra bu çalışmama kendi birlerim ile de devam etmek istiyorum.


Yeni yılın son günlerine yeni projeler ve başvurularla tekrar başladım. Geçen yıl blogumda duyuruyu paylaşırken sizden bol şans istemiştim. Bu yıl da ERG 2016 için bol bol şans istiyorum. “Eğitimde İyi Örnekler” de buluşmak dileğiyle... Mutlu ve güzel dileklerle hoşçakal ÇARŞAMBA. J


28 Aralık 2015 Pazartesi


İYİ GECELER PAZARTESİ. :)

 Merhaba, yılın son haftası, yılın son pazartesine güzel bir iyi geceler ile başlamak istedim. Sonda yazmam gereken ifadeyi başta vermem, bloguma hızlı giriş yapmak istediğimin gizil bir yansıması diyelim. :) Yeni fikirler, yeni oluşumlar uzun bir aradan sonra sıcacık gelen bloguma doludizgin bir giriş yaparak çalışkan pazartesiyi güzel duyurularla bitirmek istedim.:) 

İki güzel sempozyuma eğitimde iyi örneklerimizi gönderebiliriz. Bir bakın isterim, ben başladım. Eğitimde iyi örneklerde, eteğimizdeki güzel örneklerle buluşmak dileğiyle... İyi geceler pazartesi. :)

http://www.egitimdeiyiornekler.org
http://usos2016.com/hakkinda

29 Ağustos 2015 Cumartesi

First Day Of School

      Wake up wake up, come oooon... Get up, get up, time to schoool, time to school!😆
Evvvvet, alarmı kurma zamanı yaklaşıyooor, okullar açılıyorrr. Bizden mutlusu, heyecanlısı bir o kadar da telaşlısı olamaz sanırım. 🙈 Henüz bir anne olamadım ama zamanında bir çocuk oldum ve şu an da minicik kuzuların öğretmeniyim. Okulun ve eylül ayının bir veli gözünden önemine, heyecanına, bir çocuğun gözünden kaygıyla başlayan yeni bir oluşumuna, bir öğretmen gözünden de yapacaklarımıza bakarak bir bütün olduğumuzun hissini kuvvetle yaşıyorum.😊 Zamanın ve bilinçli yapımızın bizi zenginleştirerek bir çocuğun daha mutlu gülmesine ve yaşam merdiveninin kendini tanıma basamağına, adımını güçlü atacağına inanıyorum. Mini mini birlerimi beklerken sanırım enerjim, çocuklarımı henüz görmeden benimseme duygusu ve yapacaklarımızın vermiş olduğu mutlulukla etrafta koşuşturmakta...😁
     Aslında bu yazımın temel ve güçlü sebebi, içimdeki çocuğun mutluluk çığlığını sizinle paylaşmak. Hafta sonu enerjisi ve yeni bir haftaya olumlamalarla ve yeni umutlarla başlamanın coşkulu kahkahası diyelim. 😀
    Birinci sınıf öğretmeni olmamdan dolayı sanırım bugün torpil birlere.🙈 Biliyoruz ki ilk gün, bizim için de sizin için de çok önemli. Birbirimizi tanımadaki ilk adımımız. Çocuğunuzun elinden ilk defa belki de ailesinden sonra elini tutacak ve tutan el, çocuğuma benim kadar ilgi gösterecek mi, ona önem verecek mi, sorularınızın durmadan beyninize hücum ettiği bir gün olacak. Enerjisi de kendisi kadar güzel, neşeli bir öğretmen olan Berna Topçuoğlu Öğretmenimizin bu konu ile ilgili harika benzetmesi aslında tam da bu noktada söylenmesi gereken bir söz sanırım. Birinci sınıf aslında çocuğunuzun yeniden doğduğu, adımlarını ilk attığı gün kadar ürkek ve mutlu bir gün... İlk adımlarını attığı zamanlarda nasıl yanında olduysanız, bu dönemde de bizlerle okul, aile ve öğretmen işbirliği ile güvenle ve mutlu adımlarla bilinçli yürümesini ve sonrasında özgürce adımalarını hızlı mı, yavaş mı atacağına kendisinin karar vermesini sağlayacağız... Tabii ki hep birlikte bir bütün olarak.😊
    Özünde hayata hep bir olumlama ile bakmak bizim işimizi kolaylaştıracaktır, diyebiliriz. Almış olduğum harika bir eğitimin artık hep benimle olacağı sihirli sözü sizinle paylaşmak istiyorum. Yogalin Çocuk Yogasının müthiş hediyesinin herkese ulaşması ve sevgi dolu günlerin temennisiyle yazımı güzel bir sözle bitireyim, isterim. :)
 " Ben bugün sevgiyle doluyum, sevgiyi tüm çevreme ve ihtiyacı olanlara kolaylıkla yayıyorum." :)😊






4 Haziran 2015 Perşembe

         DENİZİN ÇOCUKLARINDAN MERHABALAR :)
          Enerjisi bol, sizi sevindiren bir perşembe yaşadığınızı umut ederek. Tekrar merhabalar... :) Uzun zamandır yazamadığım canım blogumun köşesine yazma nedenim, kendisi minik yüreği kocaman dev çocuklarım var ya benim onlarla geçirdiğim güzel dersin bir bölümünü paylaşmak istememdendir.:) Bir öğrencinin söylediği güzel sözü sizinle paylaşmak istedim.:)
          "Mavisel Yener ve Aytül Akal"ın birlikte kaleme aldığı Mustafa Delioğlu'nun resimlediği, Uçanbalık yayınevinden çıkan "Denizin Büyüsü" şiir kitabını işliyoruz. Her sınıf seviyesinde uygulayabileceğimiz bir ders planı hazırladım ve ilk durağım, "mini mini birler" oldu. :) Tabii ki artık hepsi birer "çalışkan ikiler" olmaya aday.:)
         Tülin Kozikoğlu'nun katıldığım bir atölyesinden edindiğim farkındalıkla artık girebildiğim her derstte çocuklara beyin esneten, düşünce becerilerini geliştirici sorular soruyorum. Denizin Büyüsü kitabına merak duymaları, okuma sevgisini kazanmaları ve yapacağımız bir sonraki etkinlik için hazırlık oluşturacağını düşündüğüm sorularla dersimin geliştirme bölümündeki sorulardan bir öğrencinin cevabını paylaşmak istedim sizlerle. Ben bugün güzel geçen ders ile en güzel ödülümü aldım.:) Sanırım bu nedenle yerimde duramıyorum, gittikçe mesleğine aşık olan bir öğretmen olacağım, diye düşünüyorum.:)
        Sorularımızdan biri şuydu: Denizde yaşayan bir canlı olsaydınız, hangi canlı olmak isterdiniz?
- Ben bir deniz kestanesi olmak isterdim, çünkü deniz kestanesi çok hassas bir canlı. Ona çok özen göstermemiz gerekir. Eğer özen göstermezsek kırılabilir. (Aslında öğrenci burada vermiş olduğu cevap ile kendi özelliğini, ince ruhunu yansıttı bile. )
        Denizin Büyüsü Kitabı'nın yaratıcı okuma ve yazma çalışmaları devam etmekte, etkinlikler bittikten sonra blogta yayınlamak için sabırsızlanıyorum. Sonraki etkinliklerin cevaplarını da yayınlamak için can atıyorum.:)
        Güzel yüzünüz hep gülsün, gülücüklerinizin her geçen gün arttığı, kocaman kocaman olduğu günler beklesin hep sizi.:) Gülücüklü günler.:)
                                                                      

15 Nisan 2015 Çarşamba


HAYAT YORULUNCA GÜZEL OLUYOR. J
                Merhabalar, gününüz sizin kadar güzel ve tatlı geçmiştir, umarım. J Gününüz,  bir fişek hızıyla mı geçip gitti, yoksa bir kaplumbağa yavaşlığında mı? Her ne olursa olsun, günün içinde siz varsanız güzel bir gün geçirdiğinizi unutmayın. J
         Geçen hafta sonu, tatlı bir koşuşturmam ve yorgunluğum vardı. Sabancı Üniversitesinin ev sahipliğinde, bu yıl 12.’si düzenlenen 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansına katıldım ve “Yaratıcı Okuma ve Drama Tekniği ile Bunun Adı Findel” projemi sundum. J Anlayacağınız, heyecanla beklediğim  gün geldi, geçti bile. J Sunum güzel dilekler ve faydalı yorumlarla geçti. En güzeli de sunumun sonunda yapılan etkinlikleri uygulamak isteyen, Türkçemize farkındalıkla yaklaşarak çocuklarımıza ulaşacak öğretmenlerimizin sunumdan hoşnut ayrılmasıydı.
Paylaşmanın ve gelişmenin sevincimi kat kat arttırdığını buradan tekrar paylaşmak istedim. J Mutluluklarımızı da bilgilerimizi de paylaşalım ki sevinçlerimiz çoğalsın, derim. J  11 Nisan Cumartesi günü Sabancı Üniversitesindeki mutluluğum, sevincim: “Can kırmızısı bir, ‘findel’di.” anlayacağınız.J
         Bu süreçte yanımda olan herkese çok çok teşekkür ederim. Yeni projeler için çalışmaya başladım, umarım hayat yüzüme gülmeye devam eder.
         Her gün yeni sorumluluklar, koşuşturmalar ile başlıyoruz.  Şunu da yapsam, oraya da gitsem, derken vücudumuzun ister istemez yorulduğunu, bitkin düştüğünü görürüz. Bu yorgunlukların hep tatlıya, güzele çıkması için size, canım babamın bu konuda bana söylediği güzel sözü iletmek isterim. Artık ne zaman yorulsam, babamın sözü kulaklarımdan kalbime ulaşır ve yorgunluğumu motivasyona çevirir: HAYAT YORULUNCA GÜZEL OLUYOR… ;)

Hayatı güzel yapmak elimizde, yorulsak da. Güzel yorgunluklara… J

30 Mart 2015 Pazartesi


HADİ! KENDİMİZE GÜVENELİM, ODTÜ BİZİ DESTEKLİYOOOOOR. :)

     Benim için bir ütopya daha. :) Ben heyecanımı yine dizginleyemedim. Haberini okurken dahi, "Neden olmasın ki? Hadi Gizem." demekten kendimi alamadım. Harika bir fırsat, kendinize ve projenize güvenin. Odtü sizi her konuda destekliyor.

     Düşünen, üreten, yaşam boyu öğrenen bireyler olarak kendinize ve projenize hayat verin. Ben bayıldım. :) Neden olmasın kiii? :)


Proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşmak için:
http://yfyi.odtuteknokent.com.tr/mikrosite-pro/#bolum-1

15 Mart 2015 Pazar

MUTLU BİR HABERİM VAAAAAR! J

Mutlu bir hafta sonu gelmiş, geçiyor bile, mutlu olmak için bir sürü sebep varken,  günlerimizin hep mutlu ve aydın olması dileğiyle başlayalım yeni günlerimize... Bugün de her zaman olduğu gibi en güzelini, en iyisini hak ettiğinizi unutmayın. ;)
Bloguma yazma fırsatım henüz olabildi. Sizlerle beni mutlu eden, yerime sığamadığım bir haberi paylaşmak istedim. Hep de dediğim gibi mutluluk paylaştıkça çoğalır. Bodrum’dan pozitif enerjiler göndererek vermek istedim güzel haberimi. J Enerjimi ve mutluluğumu sizlerle paylaşmak için can atıyorum. J Uzun zamandır emek verdiğim, inandığım projemi; Sabancı Üniversitesi, Eğitimde İyi Örnekler Konferansına göndermiştim.  Başvurum kabul edildi ve 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansında, 11 Nisan günü sözlü sunum olarak sunmam istendi. Bu benim ilk projem, ilk heyecanım ve ilk deneyimim, mesleğimin ilk yılında benim için büyük bir motivasyon. Bu güzel haberi sizinle paylaşmak istedim. :) 
İnsan hayatının her döneminde seçimler yaparak, yaşamını devam ettirir ve bu seçimler bazen bizi üzebilir bazen de mutlu edebilir. Başlangıçlar her zaman için iyi başlamasa da süreçte yaptığınız seçimlerin aslında size yeni şanslarla, farklılıklarla geldiğini görürsünüz. Ben bu şansımı, 2010 yılında üniversitem ile yakaladığıma inanıyorum. İzmir’den Ankara’ya gitmek benim için çok zordu, yeni bir ortam ve yeni insanlardı. Ankara’da bulunduğum dört yıl boyunca derslerine girme fırsatım olan her bir hocamın bana kattığı onca güzel, faydalı bilgilerin bugün mesleğimin ilk yılında bu başarımı yakalamamda en büyük etken olduğunu düşünüyorum.
Üniversitemin çok değerli, yeri bende asla dolmayacak olan, benim güzel hocam, bilgisi ve kocaman yüreği ile bizi öğrencileri gibi değil de evlatları gibi gören, öğretmenine verdiği değer ile derslerine büyük farkındalıklarla yaklaşan yeri bende apayrı olan çok değerli Fatma Hocamdır. Hocamın derslerine girme şansı yakaladığım için ve bilgileri ile aydınlandığım için kendimi çok ama çok şanslı hissediyorum.
Mesleğimin ilk yılında bu projeyi gerçekleştirmem için bana destek olan, uygulamamı yapmamda önümü açan güzel öğretmenlerimin desteğini çok aldım. Bana inanıp süreçte yanımda oldukları için onlara teşekkürüm de hep sonsuzdur. Anlayacağınız şansım mesleğimin ilk yılında da güzel öğretmenlerimle devam etti. J
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Hadi gelin 11.04.2015 Cumartesi günü,  Sabancı Üniversitesi, 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansında buluşalım. Yaratıcı Okuma ve Drama Tekniği İle: Bunun Adı Findel’i birlikte konuşalım, birlikte tartışalım. J


 Konferans ile ilgili kayıt işlemleri ve bilgilere ulaşmak için :
http://www.egitimdeiyiornekler.org/iok-hakkinda

6 Mart 2015 Cuma

DOĞADA BİLİM
Günaydıııııın! J Güne gülen yüzlerle başlayalım istedim, enerjimiz birlikte çoğalsın, diye Bodrum’dan pozitif enerjiler gönderiyorum size. Toprak ana uyanmış; Demeter, Helios ve Pan bugünlerde bizlerle konuşuyor. J
Eğlenceli Fen Kulübü olarak bu hafta doğa gözlemine çıktık. “Doğada Bilim” yürüyüşü gerçekleştirerek, öğrencileri sınıfın dışına çıkarttık. Kısacası eğitimin kapısını doğaya açtık. Tabii ki; doğa, çocuk ve eğitim üçlüsü aklıma hemen Jean Jacques Rousseau’nın Emilie’sini getirtti bile.J Gerçekten de bu hafta çocukların mutluluğunu, doğaya çıktıkları anki heyecanlarını ve anlatılan her şeyi, harfi harfine akılda tuttuklarını gördüm. “Bu kulübü çok seviyorum öğretmenim, eve gidince hemen anneme bugünü anlatacağım.” diyen güzellikleri anlatamam size. İşte o an, onların mutluluğu ve öğrenmeleri size mesleğinizde tarif edilemez doyumları yaşatıyor.
Burada çocukların farklı özelliklerini de görme şansımız oldu. O kadar güzel ayrıntıları fark ettiler ve güzel açıklamalar getirdiler ki, tek düşündüğüm şey: Yaşantıda olan, doğada olan, katışıksızlık aslında öğrenmelerimizi kendiliğinden getiriyor. Çiçek desenindeki ayrıntıyı fark eden öğrencimiz; ağaçların içerisindeki yosunları, taşların üzerindeki yosunları fark eden öğrencimiz; deredeki suya bakarak yansımasını gören öğrencimiz kendini ifade etme fırsatı buldu. Karşılaştırmalar yaparak çıkarımlarda bulundular. Aslında materyalimiz sadece doğaydı. Biz ise birden fazla çıkarım yaparak eğitimle cebimizi doldurduk.
Eğlenceli Fen Kulübünü Serkan Öğretmenim ile birlikte yürütüyoruz. Serkan Öğretmenimin (Serkan Dağ) önerisi ve güzel paylaşımları ile çarşamba günü harika bir ders geçirdik ve yazısını yazmak da bugüne kaldı. J Okulumda müdürümün çağrısı üzerine de her branştan öğretmenlerimiz doğada derslerini işlemekte. Bodrum’da olduğumuz için şanslıyız, bahar buraya biraz erken geliyor, ama eminim sizler de yaratıcılıklarınızla doğada harika etkinlikler gerçekleştirirsiniz çocuklarınızla.

Bu haftalar okul olarak, bizlerin ve çocukların enerjisini toprak ana ile paylaşma günü. Hadi, sizler de doğanın uzun zamandır beklediğimiz güneşine, yeşiline atın kendinizi. Mutlu kalın… J









4 Mart 2015 Çarşamba

EĞİTİMLİ GÜNLERDEN MERHABALARJ
                Günlerinizin keyifle, bol neşe ve gülücüklerle geçtiğini umut ederek merhabalar efendim. Bana göre biz günlerimizi evde, okulda, iş yerlerimizde, birbirlerimizle olan iletişimlerimizde eğitimle geçiriyoruz. Okulda bu süreç formal iken evde, günlük yaşantımızda informal. Bu nedenledir ki eğitimli günlerden merhabalar. :)
Geçen yıl katıldığım bir sempozyumun bu yıl dokuzuncusu gerçekleşecek. Gerçekleşme tarihini öğrendiğim an paylaşmak istedim.  İDV Özel Bilkent İlk ve Ortaokulunun düzenlediği 9. Bahar Sempozyumu, 18 Nisan 2015 Cumartesi günü gerçekleşecek. (Başvuru tarihleri: 09.02.2015-15.04.2015)
Geçen yıl bir oturumuna katılma fırsatı yakalamıştım. Yaratıcı Okuma çalışmasının yapıldığı bir atölyeye katılmıştım. Eğitim hayatımda cebime faydalı bilgiler doldurduğuma ve bakış açımı genişlettiğine inanıyorum. Kesinlikle bu yıl da güzel paylaşımlarla eğitimde farkındalık oluşturacaktır. 
  Ben şimdiden, biletimi alıp, bir Ankara yolculuğu düşünüyorum bile. :) Hadi gelin, 18 Nisan'da cebimizi eğitim ile dolduralım. :)



Sempozyum ile ilgili bilgiye ulaşmak için…

16 Şubat 2015 Pazartesi

ÇIKARIM MERDİVENİ

İNSAN…. Doğaya ve türüne en çok zarar veren canlılar şüphesiz ki İNSANLAR. Ne desek, ne söylesek içimizdeki öfkeyi, üzüntüyü anlatamadığımız günleri yaşıyoruz. Gün geçtikçe öldürülen onca masum insan… Tek suçu, dolmuşta yalnız kalan Özgecan! Bu hayallerini yaşayamayan, canice katledilen Özgecan için, toplumda böyle zihniyete sahip insanlar oldukça vereceğimiz masum kayıplara, belki de o kişi ben olabilirdim diye geçireceğimiz günlere büyük sitem, tarif edilemez öfke!  Özgecan’ı katleden “yaratık” benim nezdimde insan olamaz. Ülke olarak öfkemizin ve üzüntümüzün rengi siyah, simsiyah bugün!
                Okulda çocuklarımızın mutlu olması için, hayallerini gerçekleştirebilmeleri için en önemlisi kişiler arası ilişkilerini güçlendirerek, birbirlerine saygı duyacakları etkinlikler hazırlayarak topluma, ailesine, vatanına, değerlerine sahip çıkan saygı duyan etkin bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz. Öğrencinin akademik başarısı elbette gelecektir, ancak akademik başarıdan da önce insanlık başarılarının önemi üzerinde özenle durulmalıdır.
                Daha önce uyguladığım, “Şebnem’in Sınıfı” blogundan yararlandığım, “Arkadaşlık Çıkarım Merdiveni” etkinliği kişiler arası ilişkileri güçlendirmek adına uygulanılabilir. Biz öğretmenler, yaptığımız her davranış, söylediğimiz her kelime ile öğrencilerin ruhuna dokunuyoruz. Bu nedenledir ki Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk: “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” güzel sözünü söylemiş.
Özgecan’ın yaşadığı acılar, geçirdiği korku dolu anlar, ailesine yaşatılan bu büyük acı; sevgi, saygı bilmeyen insanlık değerini almamış caniler tarafından yaşatıldı. Üzgünüz, öfkeliyiz, bu canilerin durması, yok olması için yaptırımların büyük olması gerektiğine inanıyoruz. Bir bayan olarak toplumda korku dolu anlar yaşamak, toplumda geri plana atılmaya çalışma bugün bunları yaşamamıza etken oldu hep.
        Erkeklerin egosunu sürekli pohpohlarken kızlarına: “Sen dur, sen kızsın! Abin eve geç gelebilir ya da kardeşin ama sen geç gelemezsin.” derken ister istemez erkek çocuklarınızın eline orantısız güç verdiniz. İlk olarak şu düşünülmeli kız erkek ayırımı yapmadan bir birey olarak kişiler arası etkileşimi değerleri, saygıyı…  İyi yetiştirin çocuklarınızı, karıncayı bile incitemeyecek kadar iyi, saygılı… Kişisel kabul alanını aşmamayı öğretin! Çocuklara nasıl örnek olursanız öyle gider. Boşuna dememişler bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Yedisinde iyi yetişsin ki bu çocuk yirmisinde, otuzunda, kırkında, ellisinde, yetmişinde canileşmesi! Başımız bir kere daha sağ olsun, bunlar artık son bulsun Türkiyem! L
                “Arkadaşlık Çıkarım Merdiveni” üç basamaktan oluşuyor; gördüm, hissettim, karar verdim. Gördüm basamağında, öğrencilerin seçtiğiniz görselleri yorumlamasını istiyorsunuz. Hissettim bölümünde, dağıtmış olduğunuz postitlere görsellerden neler hissediyorsa yüz ifadesini çizmesini istiyorsunuz. Karar verdim basamağında ise öğrencilerin yapılan olumsuz davranış karşısında ne yapabileceğini düşünmesini ve aldığı kararı postite yazmasını istiyoruz. Son olarak sınıfa bir arkadaşın geldiğini söyleyerek çizdiğiniz bir yüzün etrafına öğrencilerin hediyelerini yapıştırmasını istiyorsunuz. Yönergeyi şu şekilde veriyorsunuz: “Sınıfımıza yeni bir arkadaşımız gelecek, bu arkadaşımız çok tedirgin kendini yabancı hissediyor. Sizin de arkadaş ilişkilerinde çok iyi olduğunuzu bildiğim için ona bu sınıfta güzel ortamlar oluşturacağınıza inanıyorum. Şimdi arkadaşınızı iyi hissettirmek için bir etkinlik yapacağız, sınıfa arkadaşınız geldiğinde ona ne hediye etmek isterdiniz? Hediyelerinizi postitlere resim çizerek arkadaşınızın etrafına yapıştırmanızı istiyorum.” (Etkinliği uzun bir süre önce uygulamıştım, ama bugün paylaşmak istedim. )

Davranış çıkarımını hayat bilgisi kazanımı içerisinde birçok konuda kullanabiliriz. Biz öğretmenlere düşen görev güzel çocuklar yetiştirebilmek. Bunun yanında okul- aile işbirliği içinde yeni nesli  Atamızın izinde güzel Türkiye haline getirebilmek için haydi el ele Türkiye…
*Arkadaşlık Çıkarım Merdiveni uygulaması için "Şebnem'in Sınıfı" blogundan yararlanılmıştır.

13 Şubat 2015 Cuma


ŞU ELİN HALLERİNE DE BAK! :) 

           Merhabalar, mutlu çocukların var olması için durmadan çalışan, çabalayan güzel insanlar… J Bugün, Yasemin Demir Öğretmenimin ismin halleri ile ilgili geliştirdiği etkinliği paylaşacağım, güzel bir fikir ve tabii ki paylaşmadan edemedim. Etkinliği dersine girdiğim 2- C sınıfına da uyguladım.  Gerçekten çok keyifli bir ders süreci geçirdik.
Öncelikle ismin hallerini bir elin beş kardeşi ( beş parmak) olarak düşünüyoruz. Öğrencilere, "ismin halleri” ifadesini hiç kullanmıyoruz. Öğrencilerin bu bilgiye çıkarım yaparak ulaşmalarını sağlıyoruz.
Öğrencinin dikkatini bir ders saati boyunca tutabilmek için giriş bölümünde yer alan dikkat çekme aşamasının, önemli olduğu düşüncesindeyim. Bu nedenle giriş bölümü, her zaman için öğrencinin dikkatini çekmeli ve öğrenciyi derse güdülemelidir, diye düşünürüm. Öğrencinin dikkatini çekebilmek için bu bölümde, Yasemin Öğretmenimin, ismin hallerini hikâyeleştirmesi çok hoşuma gitti. Tam da öğrencilerin dikkatini çekebilecek bir giriş olacaktı. Hikâyemiz ise şu şekildedir:
Günlerden bir gün başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmak ve serçe parmak (beş  kardeş) çok kavga etmiş. ( Burada bu beş parmağın, kardeş olduğu söylenir.) Aslında bu beş   kardeş hep kavga ederlermiş. O gün de kardeşler oyuncak kavgasına tutuşmuşlar. Hemen hemen her gün kavga etmelerinden sıkılan babaları, bu beş kardeşe bir ders vermek istemiş. Onları kimsenin olmadığı ıssız bir adaya götürmüş. Adaya çocuklarını bırakırken adadan kurtulmalarının mümkün olduğunu ellerine on beş kelimenin yer aldığı bir kâğıt bırakacağını söylemiş. Kâğıdı bırakırken de kâğıttaki kelimelerin ortak bir özelliğinin olduğunu, eğer şifreyi çözerlerse adadan kurtulabileceklerini söylemiş ve gitmiş.
Hikâyemiz burada kesilir ve hikâyede verilen on beş kelime ismin hallerine göre sınıflandırılır.
        ( Ders boyunca tahta aşama aşama kullanılmıştır. Dersin geliştirilme bölümünün son halidir. )

Burada öğrencilerin ismin yalın halinde ek almadığını ve diğer kelimelerde eklerin olduğunu bulmaları için yönlendirici sorular sorulur.
Dersin bu sürecinde öğrenciler, ipucunu bulmak için pür dikkat derse odaklandı. Bir öğrenci her üç kelimenin bir parmak olduğunu söyledi. Sınıflandırmasını istediğimde ek almayan kelimeye başparmak( dersin ilerleyen bölümünde ismin yalın haline başparmak diyecektim ve öğrencinin bunu yakalamasına bayıldım. J ) Sonrasında bir öğrenci ise üç kelimenin ek almadığını diğer kelimelerin ek aldığını söylediğinde, işte o an benden mutlusu yoktu. :) Öğrenciler aslında ismin hallerini yakalayabilecek seviyede sadece bu kurala, “ismin halleri” denildiğini bilmiyorlardı. Şimdi ise sıra bu ekleri açıklamaya gelmişti.
Bu aşamada ismin hallerini öğrencilere vermeye başlıyoruz. Başparmağın gerçek adının, ismin yalın hali olduğunu anlatıyoruz. Hikâyeye geri dönerek: Başparmağın, diğer kardeşlerinden ayrı kalmak istediğini, yapayalnız kalmak istediğini söyledim. Bu nedenle hiç ek almayacağını, belirttim. J Diğer kardeşlerin birlikte karar aldıklarını ek almaya karar verdiklerini ve her birinin farklı ekleri olduğunu, söyledim. Yönelme hali ekini anlatırken bir nesneye yönelerek, belirtme hali ekini anlatırken nesneye vurgu yaparak, bulunma hali ekini ve çıkma hali ekini de örneklerle, günlük hayat ile ilişkilendirerek anlatmaya çalıştım. Somut işlemler döneminde olan miniklerimize somutlaştırarak öğretmek için canlandırmalar yaptım.  Bir durumu anlatmak için ekleri kullandığımızı, bu eklerin bize nerede olduğumuzu, neyi anlatmak istediğimizi öğrenmede yardımcı olduklarını söyledim.
Şimdi ise tüm öğrencilerin en sevdiği bölüme geldik. Kes, yapıştır! J İnteraktif defter çalışmalarını hemen hemen her dersimizde kullanarak dersi öğrencilerin gözünde keyifli hale getirdiğimizi düşünmekteyim. İsmin hallerinin yer alacağı ellerden oluşan interaktif çalışmalarımız aynı zamanda dersimizin bir değerlendirme aşamasını da oluşturmaktadır. Öğrencilerin ismin hallerine örnekler vermelerini istediğimiz parmaklar, öğrencilerin neyi, ne kadar öğrendiklerini de görmemizi sağlamaktadır. Değerlendirme aşaması hem öğrencilerimiz için hem de biz öğretmenler için çok önemlidir. Öğrenciler, geri bildirimlerle yanlışlarını düzeltip doğru sayılarını arttırdıkça kendilerine olan güven duyguları artacak, öğrenmek için çabalayacaklardır.  Hem de öğretmenin bir sonraki ders için rotasını belirlemesine yardımcı olacaktır. Değerlendirmesinin yapıldığını gören öğrenci ise gizil bir ileti olarak, öğretmenim benim yaptığım çalışmayı , kısaca beni önemsiyor, iletisini alacaktır. Hadi, şimdi sıra keyifli çalışmamızın ürünlerine… J Mutlu kalın… J







31 Ocak 2015 Cumartesi

BU SEMİNERİ KAÇIRMAYALIM. :)

  ODTÜ Dönem arası seminerleri 11- 15 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecekmiş. "ODTÜ ise zaten güzel seminer gerçekleşecektir." dedim ve programa baktım. Konu başlıklarından merak edip, bilgilenmek istediğim alanlar oldukça fazla. Eminim, sizlerin de bilgilenmek istediğiniz alanlar olacaktır. İmkan yaratıp gitmek için can atıyorum. Ankara'da olanlar kesinlikle kaçırmasın derim. :)


23 Ocak 2015 Cuma

AKDENİZ KARADENİZ KARNELERİ İSTERİZ... Mİ? ANNE KARNEMİN HEPSİ: LİKE... MI? 

         Günaydın. Bugün ne güzel bir gün değil mi? Heyecandan yerinde duramayan kalplerin günü. J Hepimiz karne heyecanını ya tattık  ya da hala tadanlar (miniklerimiz,gençlerimiz) var. Hele ki ilkokul çocukların dünyasında karnelerin yeri bambaşka. İlkokul yıllarıma dönüyorum ve karne gününü, karnemi herkese gösterme çabalarım, çırpınışlarım aklıma geliyor, sonra da yüzümde beliren bir tebessüm. Bunları sadece ben yaşamamışımdır herhalde. J Hadi, şimdi herkes dönsün bakalım bir ilkokul yıllarına. J
          “Karne” ismini duyduğum zaman beynim hemen şu dört cümleyi ve anılarımı bana izletiyor: “Akdeniz Karadeniz, karneleri isteriz!” sınıfta güm güm sesler, sıralara vuran, öğretmenini bekleyen, gülüşen öğrenciler, sen ne bekliyorsun, diye soran arkadaşlar. J Özledim sanırım, hem de ÇOK. Çocukluğumu, anneme, babama götürdüğüm karnemi, tabii ki, en önemlisi, karneden sonra gelecek hediyeleri. :) Teknoloji çağının z kuşağı çocukları, şimdi karneye nasıl bakıyorlar dersiniz? Sosyal ağa verdikleri önem ve teknolojiyi avuçlarının içi gibi bilen bu kuşak : “Anne karnemin hepsi: like!” diyebilir sizlere, şaşırmayın. :)
        Ben de şimdi :) filmin izleyici olmuş, öğrencilerin sevincini, heyecanını izliyorum. Buradan çok tatlı görünüyorlar. Karne alan, size başarısını göstermeye çalışan çocuklarınızı, karnesi ne olursa olsun şu an çocuk olduğu için ve kendi gelişimden dolayı elinden gelenin en iyisini yaptığını düşünerek,  başarısını takdir edin. Onların benlik algısına da mutluluğuna da kocaman bir destek bizden.  Hadi o zaman bugün mutlu çocukların günü.:)

20 Ocak 2015 Salı

K
ES   YAPIŞTIR, METNİ OLUŞTUR! J
  Geçen hafta öğrenciler ile doğrudan ve dolaylı çıkarım kavramları üzerinde durup cümle çözümleme yoluyla çıkarımlar yapma yoluna gitmiştik. İkinci sınıflara ara tatilden sonra uygulamayı düşündüğüm yaratıcı okuma çalışmasını, 3-A sınıfına farklılaştırarak uyguladım. Bu yazımda, 3-A sınıfına uyguladığım etkinliği paylaşacağım. Uyguladığımız çalışmaların dikeyde, öğrencilerimizin ihtiyacını karşılayacak nitelikte olması biz öğretmenler için çok önemlidir. Ben de çalışmamın uygulanabilirliğini dikeyde görebilmek için her sınıf seviyesine göre etkinliğimi planlama yoluna gittim. Bir önceki hafta uyguladığımız etkinlikte adım adım metne ve konusuna ulaşmıştık. Bu hafta, metni biz oluşturduk. Öğrencilerin severek sürece katıldıkları bir etkinlik gerçekleştirdik, paylaşmadan edemedim. J
   Yaratıcı okuma ve drama çalışmaları ile ilgili 2013 yılında bir sempozyuma katılmıştım. Bu sempozyumda, bir kitabın çocukta merak duygusunu uyandırarak nasıl ele alınacağı ile ilgili eğitim verilmişti. Sempozyumdan sonra çocuklara kitapları nasıl sevdirebilirim, neler yapmalıyım ki çocuk kitaba merak duysun ve okumak için can atsın, sorularını sürekli kendime sormaya başladım. Anlayacağınız, kitapları çocuklara sevdirmek ve çocukların merak duygularını harekete geçirmek için hep arayış içindeyim. “Pinterest” uygulaması üzerinde gördüğüm bir çalışma kâğıdını sınıfta nasıl kullanabilirim diye düşündüm. Aklıma yaratıcı okuma çalışması geldi. Çocuk Edebiyatının yetkin isimlerinden Behiç Ak’ın “Güneşi Bile Tamir Eden Adam” kitabını ele alarak öğrencilere kitabı merak ettirme ve okuma isteği uyandırmak istedim. Aslında öğrencilerle kitaplara farklı yöntemlerle yaklaşma yoluna gidiyorduk. 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansına gönderdiğim “Bunun Adı, Findel” kitabını da yaratıcı okuma çalışması ile ele alıp incelemiştim. Sonuçları heyecanla bekliyorum. Umarım eğitimde iyi örnek olarak yayınlanır ve sizlere de ulaşır. J
     Bu çalışmamızda puzzle oyunundan yararlandık. Hedefimiz, parçadan bütüne giderek metin oluşturmaktı. İlk önce öğrencilere her kelime ve bağlacı ayırarak kestiğim kâğıtları verdim. Öğrencilerin kâğıtları birleştirerek anlamlı bir şekil ortaya çıkarmalarını istiyordum. Bir öğrenci hemen cümleyi oluşturarak kâğıtları birleştireceğimizi söyledi. Cevabın bu kadar hızlı geleceğini tahmin etmemiştim. Dağıttığım kâğıtlardan hepsi cümleyi doğru oluşturdu ve resmi ortaya çıkardılar. Resim ortaya çıktıkça: “Aaa! Bu o kitap, kitaplıktaki kitap: Güneşi Bile Tamir Eden Adam. Ben bu kitabı okumuştum!” diye bir sesleniş, bir heyecan Adahan’dan. J İkinci sınıflara uygulayacağım çalışmam biraz daha farklı olacak. Onların kitabı hiç okumadıklarını ve adını daha önce hiç duymadıklarını biliyorum. Onlarla kitabı okulda arama çalışması da yapacağız.( Kitap haftasında, 1-C sınıfının kitap kapağı: Güneşi Bile Tamir Eden Adam’dı. 1-C’nin kapısında kitabımızın kapak resmi yer almaktadır.) Ara tatilden sonra bu etkinliğimizi de zevkle paylaşacağım. J Bu çalışmamızda, üçüncü sınıflar kitabı bildiği için, üçüncü sınıflarla daha çok metin oluşturma ve çıkarım yapabilme üzerinde durdum. Çıkarım yapabilmeleri ve dolaylı çıkarım sayılarını arttırabilmek için bu tür çalışmaları sık sık yapmamız gerektiğini düşünmekteyim.   
     İlk olarak kesilen kâğıtlarımızı birleştirerek anlamlı bir cümle oluşturduk.


   Yukarıda verilen resim gibi kitaptan beş farklı resim kestim. Her resmi üç öğrenciye gelecek şekilde kesip dağıttım. Bitiren öğrencinin kâğıdını bana getirmesini istedim. Her resimden bir tane olacak şekilde tahtaya resimleri yapıştırdım. Resimlerden ve cümlelerden yola çıkarak öğrencilerin bir metin oluşturmasını istedim.  Parçadan bütüne gitme ilkesini gerçekleştirmek istiyordum. Bir öğrencimiz kitabın ismini söyleyerek metnin başlığının “Güneşi Bile Tamir Eden Adam” olması gerektiğini söyledi. Başlığımızı da oluşturduk. Şimdi metnimizi oluşturma zamanı. J Öğrencilerin yönlendirmeleri ile ben tahtaya metnimizi yazdım.
      Metnimizi oluşturduktan sonra öğrencilerin metni tamamlamalarını istedim. Kitabı okuyan öğrenci olduğu gibi okumayan öğrenci sayısı da oldukça fazlaydı. Kitabı okuyan öğrencinin çıkarımlarını, okumayan öğrencilerin ise yaratıcılıklarını görmek için etkinliğin bu aşamasını uygulamak istedim. 
                  ÖĞRENCİ ÇALIŞMALARINDAN ÖRNEKLER:
    Öğrenciler hikâyelerini okuduktan sonra hikâyelerinde geçen çıkarımlar üzerinde de konuştuk. Bu çalışmamı uyguladıktan sonra drama çalışması olarak da uygulanabilecek bir etkinlik olduğunu düşündüm. Drama ders planı geliştirerek bir başka çalışma daha hazırlamayı düşünüyorum. Çalışmayı oluşturduğum zaman tabii ki paylaşmak için can atacağım. :)
   Okullar bu hafta heyecanlı, telaşlı bir şekilde karne sevinci ile dolup taşmakta. O halde: Hadi! Mutlu çocuklara… J