Translate

31 Ocak 2015 Cumartesi

BU SEMİNERİ KAÇIRMAYALIM. :)

  ODTÜ Dönem arası seminerleri 11- 15 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecekmiş. "ODTÜ ise zaten güzel seminer gerçekleşecektir." dedim ve programa baktım. Konu başlıklarından merak edip, bilgilenmek istediğim alanlar oldukça fazla. Eminim, sizlerin de bilgilenmek istediğiniz alanlar olacaktır. İmkan yaratıp gitmek için can atıyorum. Ankara'da olanlar kesinlikle kaçırmasın derim. :)


23 Ocak 2015 Cuma

AKDENİZ KARADENİZ KARNELERİ İSTERİZ... Mİ? ANNE KARNEMİN HEPSİ: LİKE... MI? 

         Günaydın. Bugün ne güzel bir gün değil mi? Heyecandan yerinde duramayan kalplerin günü. J Hepimiz karne heyecanını ya tattık  ya da hala tadanlar (miniklerimiz,gençlerimiz) var. Hele ki ilkokul çocukların dünyasında karnelerin yeri bambaşka. İlkokul yıllarıma dönüyorum ve karne gününü, karnemi herkese gösterme çabalarım, çırpınışlarım aklıma geliyor, sonra da yüzümde beliren bir tebessüm. Bunları sadece ben yaşamamışımdır herhalde. J Hadi, şimdi herkes dönsün bakalım bir ilkokul yıllarına. J
          “Karne” ismini duyduğum zaman beynim hemen şu dört cümleyi ve anılarımı bana izletiyor: “Akdeniz Karadeniz, karneleri isteriz!” sınıfta güm güm sesler, sıralara vuran, öğretmenini bekleyen, gülüşen öğrenciler, sen ne bekliyorsun, diye soran arkadaşlar. J Özledim sanırım, hem de ÇOK. Çocukluğumu, anneme, babama götürdüğüm karnemi, tabii ki, en önemlisi, karneden sonra gelecek hediyeleri. :) Teknoloji çağının z kuşağı çocukları, şimdi karneye nasıl bakıyorlar dersiniz? Sosyal ağa verdikleri önem ve teknolojiyi avuçlarının içi gibi bilen bu kuşak : “Anne karnemin hepsi: like!” diyebilir sizlere, şaşırmayın. :)
        Ben de şimdi :) filmin izleyici olmuş, öğrencilerin sevincini, heyecanını izliyorum. Buradan çok tatlı görünüyorlar. Karne alan, size başarısını göstermeye çalışan çocuklarınızı, karnesi ne olursa olsun şu an çocuk olduğu için ve kendi gelişimden dolayı elinden gelenin en iyisini yaptığını düşünerek,  başarısını takdir edin. Onların benlik algısına da mutluluğuna da kocaman bir destek bizden.  Hadi o zaman bugün mutlu çocukların günü.:)

20 Ocak 2015 Salı

K
ES   YAPIŞTIR, METNİ OLUŞTUR! J
  Geçen hafta öğrenciler ile doğrudan ve dolaylı çıkarım kavramları üzerinde durup cümle çözümleme yoluyla çıkarımlar yapma yoluna gitmiştik. İkinci sınıflara ara tatilden sonra uygulamayı düşündüğüm yaratıcı okuma çalışmasını, 3-A sınıfına farklılaştırarak uyguladım. Bu yazımda, 3-A sınıfına uyguladığım etkinliği paylaşacağım. Uyguladığımız çalışmaların dikeyde, öğrencilerimizin ihtiyacını karşılayacak nitelikte olması biz öğretmenler için çok önemlidir. Ben de çalışmamın uygulanabilirliğini dikeyde görebilmek için her sınıf seviyesine göre etkinliğimi planlama yoluna gittim. Bir önceki hafta uyguladığımız etkinlikte adım adım metne ve konusuna ulaşmıştık. Bu hafta, metni biz oluşturduk. Öğrencilerin severek sürece katıldıkları bir etkinlik gerçekleştirdik, paylaşmadan edemedim. J
   Yaratıcı okuma ve drama çalışmaları ile ilgili 2013 yılında bir sempozyuma katılmıştım. Bu sempozyumda, bir kitabın çocukta merak duygusunu uyandırarak nasıl ele alınacağı ile ilgili eğitim verilmişti. Sempozyumdan sonra çocuklara kitapları nasıl sevdirebilirim, neler yapmalıyım ki çocuk kitaba merak duysun ve okumak için can atsın, sorularını sürekli kendime sormaya başladım. Anlayacağınız, kitapları çocuklara sevdirmek ve çocukların merak duygularını harekete geçirmek için hep arayış içindeyim. “Pinterest” uygulaması üzerinde gördüğüm bir çalışma kâğıdını sınıfta nasıl kullanabilirim diye düşündüm. Aklıma yaratıcı okuma çalışması geldi. Çocuk Edebiyatının yetkin isimlerinden Behiç Ak’ın “Güneşi Bile Tamir Eden Adam” kitabını ele alarak öğrencilere kitabı merak ettirme ve okuma isteği uyandırmak istedim. Aslında öğrencilerle kitaplara farklı yöntemlerle yaklaşma yoluna gidiyorduk. 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansına gönderdiğim “Bunun Adı, Findel” kitabını da yaratıcı okuma çalışması ile ele alıp incelemiştim. Sonuçları heyecanla bekliyorum. Umarım eğitimde iyi örnek olarak yayınlanır ve sizlere de ulaşır. J
     Bu çalışmamızda puzzle oyunundan yararlandık. Hedefimiz, parçadan bütüne giderek metin oluşturmaktı. İlk önce öğrencilere her kelime ve bağlacı ayırarak kestiğim kâğıtları verdim. Öğrencilerin kâğıtları birleştirerek anlamlı bir şekil ortaya çıkarmalarını istiyordum. Bir öğrenci hemen cümleyi oluşturarak kâğıtları birleştireceğimizi söyledi. Cevabın bu kadar hızlı geleceğini tahmin etmemiştim. Dağıttığım kâğıtlardan hepsi cümleyi doğru oluşturdu ve resmi ortaya çıkardılar. Resim ortaya çıktıkça: “Aaa! Bu o kitap, kitaplıktaki kitap: Güneşi Bile Tamir Eden Adam. Ben bu kitabı okumuştum!” diye bir sesleniş, bir heyecan Adahan’dan. J İkinci sınıflara uygulayacağım çalışmam biraz daha farklı olacak. Onların kitabı hiç okumadıklarını ve adını daha önce hiç duymadıklarını biliyorum. Onlarla kitabı okulda arama çalışması da yapacağız.( Kitap haftasında, 1-C sınıfının kitap kapağı: Güneşi Bile Tamir Eden Adam’dı. 1-C’nin kapısında kitabımızın kapak resmi yer almaktadır.) Ara tatilden sonra bu etkinliğimizi de zevkle paylaşacağım. J Bu çalışmamızda, üçüncü sınıflar kitabı bildiği için, üçüncü sınıflarla daha çok metin oluşturma ve çıkarım yapabilme üzerinde durdum. Çıkarım yapabilmeleri ve dolaylı çıkarım sayılarını arttırabilmek için bu tür çalışmaları sık sık yapmamız gerektiğini düşünmekteyim.   
     İlk olarak kesilen kâğıtlarımızı birleştirerek anlamlı bir cümle oluşturduk.


   Yukarıda verilen resim gibi kitaptan beş farklı resim kestim. Her resmi üç öğrenciye gelecek şekilde kesip dağıttım. Bitiren öğrencinin kâğıdını bana getirmesini istedim. Her resimden bir tane olacak şekilde tahtaya resimleri yapıştırdım. Resimlerden ve cümlelerden yola çıkarak öğrencilerin bir metin oluşturmasını istedim.  Parçadan bütüne gitme ilkesini gerçekleştirmek istiyordum. Bir öğrencimiz kitabın ismini söyleyerek metnin başlığının “Güneşi Bile Tamir Eden Adam” olması gerektiğini söyledi. Başlığımızı da oluşturduk. Şimdi metnimizi oluşturma zamanı. J Öğrencilerin yönlendirmeleri ile ben tahtaya metnimizi yazdım.
      Metnimizi oluşturduktan sonra öğrencilerin metni tamamlamalarını istedim. Kitabı okuyan öğrenci olduğu gibi okumayan öğrenci sayısı da oldukça fazlaydı. Kitabı okuyan öğrencinin çıkarımlarını, okumayan öğrencilerin ise yaratıcılıklarını görmek için etkinliğin bu aşamasını uygulamak istedim. 
                  ÖĞRENCİ ÇALIŞMALARINDAN ÖRNEKLER:
    Öğrenciler hikâyelerini okuduktan sonra hikâyelerinde geçen çıkarımlar üzerinde de konuştuk. Bu çalışmamı uyguladıktan sonra drama çalışması olarak da uygulanabilecek bir etkinlik olduğunu düşündüm. Drama ders planı geliştirerek bir başka çalışma daha hazırlamayı düşünüyorum. Çalışmayı oluşturduğum zaman tabii ki paylaşmak için can atacağım. :)
   Okullar bu hafta heyecanlı, telaşlı bir şekilde karne sevinci ile dolup taşmakta. O halde: Hadi! Mutlu çocuklara… J

15 Ocak 2015 Perşembe

ÜST DÜZEY DÜŞÜNME BECERİLERİNİ GELİŞTİRİCİ TÜRKÇE ETKİNLİK: FIRTINANIN SONU
Okulumda üçüncü sınıflara üst düzey düşünme becerilerini geliştirebilmeleri için bir adım oluşturacağını düşündüğüm, Türkçe etkinlik hazırladım. Amacım: metin çözümleme çalışması gerçekleştirerek öğrencilerin doğrudan ve dolaylı çıkarım yapabilmeleri ve yapmış oldukları çıkarımın doğrudan mı, dolaylı mı, olduğunu kavrayabilecek seviyeye gelmelerini sağlamaktı. Kısaca öğrencilerin, Bloom’un taksonomisinde analiz basamağına çıkabilmelerini istedim. Aynı zamanda etkinliğin sürekliliğini sağlayarak bir üst basamak olan değerlendirmeye geçebilmelerini hedefledim. Çalışmamı uygulamam için; 3-A, 3-B, 3-C, 3-D sınıf öğretmenlerimden destek aldım. Öğretmenlerimin bloglarını severek takip ediyorum. Takip etmenizi tavsiye ederim. J (zumrelerim.blogspot.com)
 Etkinliğimde; görsel okuma, kelime molekülü, interaktif tekniklerden yararlandım. Ders, hazırladığım çalışma kağıdı ve yansıtım aleti destekli işlendi. Öğrencilere metni doğrudan vermek yerine aşama aşama metne ulaşacağımız bir etkinlik hazırladım. Kısacası, metnin konusuna adım adım yaklaştık.

Çalışma kâğıdımızda yer alan görselimizi projeksiyonda yansıtarak görsel okuma çalışması yaptık. 
Metne adım adım yaklaşmaya başlıyoruz. İkinci adım olarak görselimizin başlığı ve kelime molekülü aşaması var. Bu aşamada, metnin tamamını öğrencilere açtım ve öğrencilerin metni okumadan gözüne takılan dört kelimeyi dışarıdaki küçük kutucuklara yazmalarını istedim. İçerideki kutucukta ise öğrencilerin dört kelimeden yaptıkları çağrışım yer alacaktı. Bir öğrencinin örneğini tahtada uyguladık. Son olarak cümlemizi, metnin konusunu da tahmin ederek oluşturduk.

Metnimizin bir parçasını interaktif çalışma ile destekledim. Metnin bir bölümünün yer aldığı interaktif çalışmada metin içi sorular sorarak öğrencilerin metne ve konuya hâkim olmalarını sağlamak istedim. Sorularımızı cevapladıktan sonra artık metnimizi okuma zamanı geldi.
Metnimiz altı cümleden oluşmaktaydı. Metnin başlığı ve cümleleri de ele alarak interaktif çalışmamız ile etkinliğimize devam ettik.    



Kâğıtları açtıkça çıkarımlarımız yer aldı.


    Öğrenciler ile doğrudan ve dolaylı çıkarım kavramları hakkında konuştuktan, öğrencilere yönergeyi verdikten sonra kendilerini değerlendirmelerini istedim. Bu şekilde öğrencilerin doğrudan çıkarım ve dolaylı çıkarım tanımlarını anlayıp anlamadıklarını da test edebilirim, diye düşündüm. Dolaylı çıkarım yapan ama bunu doğrudan çıkarım olarak ifade eden öğrencilerim vardı. Çalışma kâğıtlarına verdiğim geri bildirimlerle, bu noktaya da dikkat etmelerini istedim


ÖĞRENCİ İNTERAKTİF ÇALIŞMALARI:

Son olarak ise öğrencilerden metni tamamlamalarını istedim. Burada özgün ve yaratıcı olan öğrenciler kendilerini hemen gösterdiler. Bu etkinlik, bizim için çok keyifliydi. Öğrencilerin dolaylı çıkarım yapma becerilerini sağlamak için etkinliğin devamlılığının sağlanması gerektiğine inanıyorum. Öğrencilerin konuya alışması için basitleştirilerek verilmeye çalışılan etkinlikler bir sonraki aşamada sadece interaktif çalışma kısmı verilerek bol bol alıştırma yaptırılabilir. Mutlu çocuklara...

12 Ocak 2015 Pazartesi

EĞLENCELİ MATEMATİK :) 
“MATEMATİK! Çocuklarımızın korkulu rüyası…” Peki bu,korku haline nasıl dönüşüyor? Hâlbuki ilkokul seviyesinin konularında matematik yapılandırıcı yaklaşımın, yaparak yaşayarak öğrenmenin günlük hayattan çıkarımlar ve desteklenecek etkinliklerle doludur, diye düşünüyorum. Somut işlemler döneminde olan bir kitle ile çalışmaktayız. Kimi öğrenci bu süreci zihninde kolay anlamlandırdığı için bir üst basamağa çabuk çıkabilmekte; kimi öğrenci ise bu süreci uzun yaşamaktadır. Bu bağlamda çalışmalarımızın rengârenk, göze hitap eden, günlük hayattan örneklerle somutlandırılan bol bol etkinliklere dönüştürmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Hepimizin elinin altında olan, sık kullandığı, bildiği şeyler vardır. Bu bilgileri paylaşmak ise bizlere zenginlik katacaktır. Okulumda Yasemin Demir Öğretmenimin bilgi paylaşımı ile edindiğim ve yararlanmaya başladığım genel ağ üzerinden matematik kaynaklı siteleri önermek istiyorum. Öğrencilerimizin kavramsal basamaktan, işlemsel basamağa geçtiği dönemde çeşitli etkinliklerle işlemleri uygulayacakları kaynaklara rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Genel Ağ Uzantılı Kaynaklar:
www.worksheetworksheetworks.com.tr
freeworksheet&printables
www.education.com/worksheets
http://www.worksheetworks.com/math/number/counting-dice.html
http://www.sciencekids.co.nz/
freerice.com/#/basic-math-prealgebra/16847
www.worksheetworks.com
Math Their Way kaynakları "pinterest" uygulaması üzerinden takip edilebilir.
Math- Aids.com
Puzzle Maker
worksheets.theteacherscorner.net






8 Ocak 2015 Perşembe


 ÇÜNKÜ, ÇOCUKLARIN DÜNYASINDA KADINLARA                                                            
                                                           VURULMAZ!
                                           
"NEDEN? ÇÜNKÜ, BEN BİR ERKEĞİM!”

  -Hayır! Hayır! Hayır!
  -Neden mi? Çünkü o bir kız ve bunu ona yapamam!
  -Çünkü bir kıza vurmamalısınız.
  -Onun canını acıtmak istemiyorum.
             -Öncelikle ona vuramam o tatlı ve o bir kız.
             - Çünkü şiddete karşıyım!

      Bu çocuklara bayılacaksınız. Ben bayıldım. Erkek çocuklardan, bir kıza vurulması istendiğinde çocukların verdiği cevaplardı yukarıdaki ifadeler. Kadına şiddetin arttığı, kadınlara ikinci sınıf muamele verilen gerçeklik maalesef hala var. Bir grup çocuğa yapılan sosyal bir deneyin videosunu blogumda paylaşmadan edemedim. Çocukların verdiği cevaplar, mimikleri, masum cümleleri sizi çıkarımlara götürecek.
Hep içimden şunu demişimdir: Kadına şiddet uygulayanlar da bir zamanlar çocuk değil miydi? Nasıl bu kadar canileşip zamanla köreldiler. Keşke hep çocuk masumluğunda ve şefkatinde kalınsaymış…




7 Ocak 2015 Çarşamba

HER ÇOCUK, ÖZELDİR!
          Hepimiz farklıyız. İnsan olarak değerli, özel ve tekiz. Bu nedenle okullarda da her çocuğun özel, farklı ve değerli olduğunu kabul eden bir eğitim anlayışı ile çocuklarımıza hitap etmeliyiz. Sınıf seviyesi her ne olursa olsun. Verilen eğitimde çocuk bireysel değerlendirilmelidir. Her çocuk öğrenir. Ama geç, ama erken, ama diğerlerinden FARKLI. Eğitimde biz öğretmenlere düşen görev sabırla ve çocuğa inanarak çalışmalarımızı devam ettirmektir. Kazan- kazan ilişkisi içerisinde öğrencimizi kazanmak için farklı yöntemlere, farklı materyallere, farklı anlatım tarzlarına açık olup cebimizden çocuklarımızın ihtiyacına göre çalışmalarımızı çıkarmalıyız.
         Destek öğrencim ile yaşadığım diyalogu sizinle paylaşmak istedim. Okulumda birinci sınıf öğrencileri büyük bir şevk ve azimle sesleri öğrenip, harflerini, kelimeleri yazmaya başladılar. Her çocuk farklı zamanlarda okuyup yazmaya başladı. Bazı öğrencilerimizi ise desteğe alarak öğrenme yolculuklarında onların yanında oluyoruz. Bir öğrencim ile diyalogumuzda öğrenme yolculuğumuz, biraz daha oyun odaklı ve eğlenceli geçiyor. Çalışmalarımız sırasında hem ben öğrencimden bir şeyler öğreniyorum (mesleğim ile ilgili farkındalık geliştiriyorum) hem de öğrencime okuma yazmayı elimden geldiğince öğretmeye çalışıyorum. Seslerimizin ve harflerimizin ilk öğrenme sırası: “E,L,A,T” bunu hepimiz biliyoruz. Öğrencim ile sırayla sesleri oyun yoluyla, hikâyeleştirerek, resimleyerek öğrenme yoluna gittik. Çünkü bizim öğrenme tarzımız böyleymiş. Kimi öğrenci işiterek daha iyi öğreniyor, kimi öğrenci de görsel kanalıyla daha iyi öğreniyor. Çünkü biz, FARKLIYIZ ve ÖZELİZ! J
         Okumak kadar, yazmak da önemlidir. Öğrencilerin gelişimlerinden biri de kaba motor hareketlerden ince motor hareketlere geçebilmesidir. Yazma becerisi bir ince motor beceridir. Bazı öğrenciler bu gelişimi hızlı yaşarken bazıları yavaş geçebilir. Bu nedenle öğrencilerin çoğunluğunun kılavuz çizgili kâğıda yazı yazarken zorlandığını görürüz. Biz de bunun farkında olarak ilk önce öğrencimle boş bir kâğıda büyük bir “A” harfi yazdık. Bu dersimizde büyük “A” harfinin yazımında çalışacaktık. “A” harfini öğrencime düz bir anlatımla: “A’nın kuyruğundan tutuyorum, yukarıya doğru çıkıyorum, kıvrılıyorum, aşağıya iniyorum, tekrar yarım yukarı çıkıyorum. Harfimin içinde dolaşıp sonra harften çıkıyorum.” şeklinde anlattım. Öğrencime aynı şekilde anlatmaya devam ettim. Baktım, öğrencim anlamakta hala zorlanıyor. Ne yapmalıyım ki, öğrencim daha iyi öğrensin, sorusunu kendime sorarken aklıma hikâyeleştirerek anlatma fikri geldi.
         İlk önce bir araba çizdim. “Benim canım çok sıkıldı, ben şuraya bir araba çizmek istiyorum. “ dediğimde gözler hemen açıldı. Arabayı çizdik. “Bu araba bir yere seyahat etmek istiyor, sence nereye seyahat etsin?” diye sorduğumda hemen “Disneyland’a gitsin öğretmenim.” J “Tamam, Disneyland’a arabamız gidiyor. Yola çıksın o zaman, ama arabam yola çıkarken bir yol izleyecek, bu yol biraz değişik bir yol. Arabam, dağlık bir yoldan gidiyor, dağı tırmanıyor, tırmanıyor, tepeye çıktı. Tepeden aşağıya doğru iniyor. Artık aşağıya indi. Aşağıya indikten sonra yolunu şaşırıyor ve kıvrımlı bir yola giriyor. Artık yolunu bulması gerekiyor ve artık arabamız yolunda…” J

"A" harfimizi yazdıktan sonra öğrenci kendisi arabayı hareket ettirerek "A" harfini ve "Ada" ismini yazmıştır.

2 Ocak 2015 Cuma


BİR KİTABIN, BİR ÖMÜR HATIRI                                                                            VARDIR…
zaman makinasında bir sHRÖDiNGER’iN KEDiSi”… İletişimsizliğimizin kurtarıcısı, her YENi PENCEReMiZiN DESTEKLEYİCİSİ: KiTAPLARıMıZ

         Kitaplar hayatımızda en iyi dost, tarifsiz bir özgürlük, açılan her yeni penceremizin destekleyicisi…
         Kitap okumayı deli gibi seven bir insan nasıl bloguna kitap paylaşımları yapmaz, dedim ve açılan her yeni penceremizin destekleyicisi canım dostlarımıza blogumun başköşesinde yer vermeye karar verdim. “Öğrenmenin Gizemi nin olmazsa olmazı, can damarı kitaplarımızı hep birlikte okuyalım, paylaşalım ve paylaştıkça ruhumuzu sevindirelim.J
         Kitapevlerine gitmek, rafların arasında dolaşıp, kitaplara dokunmak; “En sevdiğim yazarın yeni kitabı çıkmış mı çıkmamış mı, okumadığım kitabı var mı?” diye atmaca gibi rafların arasında dolaşmak... Tarif edilemez bir mutluluk, benliğimin en özgür hali... “Beni burada bırakın, ben burada yaşarım.” misali saatlerim geçer bazen… Dışarıda beni bekleyen bir arkadaş varsa eğer… Manzara az çok belli aslında. J
Daha önce hiç kitabını okumadığım bir yazarın kitabını elime aldığımda: "Acaba bu kitap bana bir pencere daha açar mı? Bu kitabı aldığımda hayatımda bir farkındalığa ışık tutacak mı?" diye iç konuşmalar da yaparım. Eğer bir kitabı gözüme kestirdiysem ve bana bu soruları sordurduysa ilgimi çekmiş demektir. O halde şimdi kitabı inceleme zamanı. Hemen arka kapağını okumaya başladım bile. :) Sonrası ise kitabın ikinci sayfasındaki bilgiler.  Kitap, ne zaman basılmış, yayınevi kim, basım yeri nerede, varsa resimleyeni kim? Editörlüğünü kim yapmış? Anlayacağınız orada kitabı ayaküstü bir okudum. J
Evet, şimdi işin en heyecanlı yeri, rafların arasında yeni ülkelere, yeni hayatlara dâhil olma zamanı. J Zaman makinesinde bir geçmişe, bir geleceğe Schrödinger’in Kedisi misali zaman ve mekânları aşıp hikâyenin başkahramanı olduğum an! Hem kahraman hem okuyucu hissine kapılmam. “İşte! Bu kitabı iyi ki almışım.” demenin tarifsiz hazzı… J Hayatıma, iletişimime bir farkındalık daha kattığı için gidip yazarıyla tanışma isteğim hemen birinci sıraya geçer. Böyle yazarlar hep var olmalı ki biz kitap kurtlarını da doyursun, mutlu etsin.
Bence en ulvi işlerden birini icra edenler de yazarlardır. 21. yy’ın en yaygın ve tedavisi zor hastalığından birinin iletişimsizlik olduğunu düşünürüm. “Bir roman okuyarak insanlığı kurtarabileceğimizi biliyor muydunuz?”  Araştırmalara göre roman okuyan insanların empati kurma becerilerinin çok fazla olduğu ve bu nedenle iletişimlerinin daha olumlu olduğu gözlenmiş.* Bir kitap, bize seslenebiliyorsa , okurken içerisinde kendimizi bulabiliyorsak, karakterin gözünden hikâyeye dâhil olabiliyorsak, kitap deyip geçmemek lazım! Diyeceğim o ki: “Bir kitabın, bir ömür hatırı vardır”…
Bugün blogumda, severek okuduğum bir kitabı sizinle paylaşmak istiyorum. Hadi gelin, Bayram’ın sarı Mercedes’i ile seyahat edelim, dünyaya bir de Bayram’ın gözünden bakalım: Adalet Ağaoğlu’nun kaleminden Fikrimin İnce Gülü





















**Roman okuyan insan ve diğerleri.