BİR KİTABIN, BİR ÖMÜR
HATIRI VARDIR…
zaman makinasında bir “sHRÖDiNGER’iN KEDiSi”… İletişimsizliğimizin kurtarıcısı, her YENi PENCEReMiZiN DESTEKLEYİCİSİ: KiTAPLARıMıZ…
Kitaplar hayatımızda en iyi
dost, tarifsiz bir özgürlük, açılan her yeni penceremizin destekleyicisi…
Kitap okumayı deli gibi seven bir insan nasıl bloguna kitap
paylaşımları yapmaz, dedim ve açılan her yeni penceremizin destekleyicisi canım
dostlarımıza blogumun başköşesinde yer vermeye karar verdim. “Öğrenmenin
Gizemi” nin olmazsa olmazı, can damarı
kitaplarımızı hep birlikte okuyalım, paylaşalım ve paylaştıkça ruhumuzu
sevindirelim.J
Kitapevlerine gitmek, rafların arasında dolaşıp, kitaplara
dokunmak; “En sevdiğim yazarın yeni kitabı çıkmış mı çıkmamış mı, okumadığım
kitabı var mı?” diye atmaca gibi rafların arasında dolaşmak... Tarif edilemez
bir mutluluk, benliğimin en özgür hali... “Beni burada bırakın, ben burada
yaşarım.” misali saatlerim geçer bazen… Dışarıda beni bekleyen bir arkadaş
varsa eğer… Manzara az çok belli aslında. J
Daha
önce hiç kitabını okumadığım bir yazarın kitabını elime aldığımda: "Acaba bu
kitap bana bir pencere daha açar mı? Bu kitabı aldığımda hayatımda bir
farkındalığa ışık tutacak mı?" diye iç konuşmalar da yaparım. Eğer bir kitabı
gözüme kestirdiysem ve bana bu soruları sordurduysa ilgimi çekmiş demektir. O halde şimdi kitabı inceleme zamanı. Hemen arka kapağını okumaya başladım bile. :) Sonrası ise kitabın ikinci sayfasındaki bilgiler. Kitap, ne zaman basılmış, yayınevi kim, basım
yeri nerede, varsa resimleyeni kim? Editörlüğünü kim yapmış? Anlayacağınız orada
kitabı ayaküstü bir okudum. J
Evet,
şimdi işin en heyecanlı yeri, rafların arasında yeni ülkelere, yeni hayatlara
dâhil olma zamanı. J Zaman makinesinde
bir geçmişe, bir geleceğe Schrödinger’in Kedisi misali zaman ve mekânları aşıp hikâyenin başkahramanı
olduğum an! Hem kahraman hem okuyucu hissine kapılmam. “İşte! Bu kitabı iyi ki almışım.” demenin tarifsiz hazzı… J
Hayatıma, iletişimime bir farkındalık daha kattığı için gidip yazarıyla tanışma
isteğim hemen birinci sıraya geçer. Böyle yazarlar hep var olmalı ki biz kitap
kurtlarını da doyursun, mutlu etsin.
Bence
en ulvi işlerden birini icra edenler de yazarlardır. 21. yy’ın en yaygın ve
tedavisi zor hastalığından birinin iletişimsizlik
olduğunu düşünürüm. “Bir roman okuyarak
insanlığı kurtarabileceğimizi biliyor muydunuz?” Araştırmalara göre roman okuyan insanların
empati kurma becerilerinin çok fazla olduğu ve bu nedenle iletişimlerinin daha
olumlu olduğu gözlenmiş.* Bir kitap, bize seslenebiliyorsa , okurken içerisinde kendimizi bulabiliyorsak, karakterin gözünden hikâyeye dâhil
olabiliyorsak, kitap deyip geçmemek lazım! Diyeceğim o ki: “Bir
kitabın, bir ömür hatırı vardır”…
Bugün
blogumda, severek okuduğum bir kitabı sizinle paylaşmak istiyorum. Hadi gelin,
Bayram’ın sarı Mercedes’i ile seyahat edelim, dünyaya bir de Bayram’ın gözünden
bakalım: Adalet Ağaoğlu’nun kaleminden Fikrimin İnce Gülü…
**Roman okuyan insan ve diğerleri.